Düğümlenmiş Hikayeler 1: Halı Dokuma Sanatı

El sanatlarına yönelik gözlemlediğimiz giderek artan ilginin altını doldurmak, ilham vermek, görünürlüğünü yitirmeye yüz tutan sanat ve zanaatlar hakkında bilgiler derlemek amacıyla bir yazı dizisine soyunduk. İlk yazımız Halı Dokuma Sanatı ile karşınızdayız. Düğümlenmiş Hikayeler: Halı Dokuma Sanatı

El dokuması halılara, dokuma tezgahlarına, dokumacılara rastlamak zorlaştı. Çoğumuzun evinde makine halıları var. Bir köye yolumuz düşerse ancak dokuma yapan birini görebiliriz. Halıların kendileri ise sanki sadece turistler için var. Bir süredir halıcılık sanatından belgesellerde sıkça söz edilmeye başlandı, farkında mısınız? Nesli tükenen diğer canlılar, kültürler, gelenekler gibi… Sadece halıcılık değil, birçok el sanatı seri üretimle baş edemeyip pek sezdirmeden hayatımızdan çıkmaya başladı. Peki üreticisi de tüketicisi de giderek azalan bu sanatlar nereye gidiyor?

Belki hiç bir yere gittikleri yok ancak sıradan tüketiciler için zanaatlerden, emeklerden, üretim süreçlerinden ve bu zanaatlerin kökeninden bi’ haber olduklarını söyleyebiliriz. Son zamanlarda gittikçe yaygınlaşan el sanatlarına yönelik hobi kursları ve el yapımı üretime karşılık gelen DIY (Do It Yourself – Kendin Yap) konsepti ise bu konuya ucundan da olsa dokunarak tüketicilerin ufak çaplı üretici konumuna devşirilmesinde önemli bir rol oynuyor.

El sanatlarına yönelik gözlemlediğimiz giderek artan ilginin altını doldurmak, ilham vermek, görünürlüğünü yitirmeye yüz tutan sanat ve zanaatlar hakkında bilgiler derlemek amacıyla bir yazı dizisine soyunduk. İşte serinin ilk yazısı halı dokuma sanatı ile karşınızdayız.

El dokuması halı dendiğinde akla ilk gelen yerler Kapalı Çarşı, Antalya Kaleiçi, Gaziantep pasajları, Kapadokya çarşısı oluyor. Tesadüf değil ki, halı sanatını yabancı turistlere pekala pazarlarken kendi evlerimiz halıflexten geçilmiyor. Seri üretim makina halıları, Çin’den gelen ithal ürünler, dokumacıların azalmasıyla artan fiyatlar bunun nedenleri arasında sıralanabilir. Yine de halı meraklıları var ki, halı dokuma sanatı kurslarına olan ilgi pek de azalmıyor.

El dokuması halıcılıkta her düğümün, her ilmeğin anlattığı bir hikaye var. Çoğu zaman ayaklar altına serilen ya da duvarları süsleyen bu hikayelerin doğasında zamana karşı meydan okumak var. Efsane değil, el dokuması halılar eskidikçe güzelleşir, renkler parlar, değerleri artar. Bunun sırrı ise yine geleneklere sarılan ellerden çıkma saf yün ve kök boyalar.

Halı sanatının kıymetini hatırlamak, ve halihazırda bu sanata merak saranlar için Türk el dokuma sanatlarının kısa bir tarihçesini derledik.

Halıcılık Sanatının Öyküsü

İlk halı yapımının yeri ve zamanı tarihçiler tarafından kesin olarak belirtilemese de da ilk halı örneklerinin M.Ö. 500’lü yıllardan bu yana Orta Asya, Anadolu, Türkmenistan, İran ve Çin’de üretildiği yaygın olarak doğrulanan bir bilgi. Bu coğrafya bu yüzden “Halı Kuşağı” olarak anılıyor.
Osmanlı Dönemi’nde “nakkaşlık” olarak adlandırılan halı tasarımcılığı Acemi sanarkarlardan aktarılan bilgiler ve yetiştirilen sanatçılar aracılığıyla gelişmiş ve nakkaşlık 16. yüzyılda özellikle Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde altın çağını yaşamış.

Yörüklerin son temsilcileri için de dokumacılığın kültürlerinde önemli bir yeri var. Yörük kilimleri zorlu yolculukları ve göç hikayelerini anlatmaya devam ediyor. Bu kilimlerde kullanılan kök boyalar da yörükler tarafından hazırlanıyor. Bunca meşakkata rağmen hala sürdürülen dokumacılık, zorluklara rağmen yaşatılmaya çalışılan kültüre ve geleneklere bağlılıklarını da gösteriyor.

Yüzyıllardır üretilen halılar tarihi, gelenekleri, efsaneleri anlatırken yaratıcılarının imzalarını da taşıyor.
Halıyı ilk kullananların ise Orta Asya göçebe toplulukları olduğu biliniyor. Keçi kılından dokunan ilk halılar göçebe çadırlarını soğuktan korumak için kullanılırmış. Çadırın üstüne ve zeminine serilen bu halılar ısı yalıtımının ilk örnekleri.

halıcılığın öyküsüZamanla gelişen dokumacılık farklı amaçlar için kullanılan halı ve kilimler üretilmesini sağladı. Sonradan üretilen dokumalar çadırları odalara ayırmak, ibadet etmek, gıda malzemelerini saklamak için üretilmiş ve fonksiyonlarını karşılamaları konusunda ustalaşıldıkça estetik bir boyut da kazanmışlar.

Türk halı sanatının öne çıkan tekniği “Türk düğümü” veya “çift düğüm” olarak bilinen tekniktir. İnce işçiliğin altında yatan bu teknik, halıların santimetre karesinde yaklaşık 100 düğüm atılabilmesini sağlar. Bu teknikle dokunan halıların tamamlanması yaklaşık bir yıl sürer.

Günümüzde ise 36 değişik yörede dokunan halılar ağırlıkla Anadolu kadınının elinden çıkıyor. Geleneksel motiflerden fazla uzaklaşılmasa da, kadınlar kendi yorumlarını kattıkları halılarda bu kültürün devamlılığını sağlıyorlar. Diğer taraftan da ülkede yetişen halı tasarımcıları daha modern bir yaklaşımla Türk halıcılığını dünya çapında temsil ediyorlar.

Türk Halı Sanatında Motifler ve Anlamları

Yöreden yöreye değişiklik gösterse de Türk halılarında gelenekselleşmiş bazı motifler vardır ki yüzyıllardır anlamlarını yitirmemiş ve bugün hala kullanılmaktalardır. Bu motiflerin dört ana teması vardır; Doğum, hayat, ölüm ve ölümsüzlük.

Halının kendi içindeki kurgusu da bu dört temaya göre belirlenir ve motifler buna göre işlenir. Halı sanatçısı dokumaya önce doğum ile ilgili motiflerle başlar, hayat ve ölümle devam eder.

İlk tema olan Doğum ile ilgili motiflerden bahsedecek olursak örnek olarak erkekliği, cesareti ve gücü temsil eden “koç boynuzu” motifini gösterebiliriz. Karpuz, üzüm ve nar gibi meyve motifleri de doğurganlığı simgeler. “Küpe” motifi ise Anadolu’da uzun yıllardır düğün hediyesi olarak benimsenmiştir ve bir halıdaki küpe motifi halıyı dokunan kişinin evlilik isteğini ifade etme biçimidir.

halı motifleri Yaşamı temsil eden motiflerin başında “akan su” motifi gelir. Yaşamın korunması için işlenen motiflerden bazıları “muska”, “nazar boncuğu”, “dulavratotu”, “ejderha” ve “kurt ağzı”dır.

Kuş motifi birçok anlamı birden barındırmasına rağmen yaygın olarak ölümü simgelemek için kullanılır. Son tema olarak, ölümsüzlüğü anlatmak için ise “yaşam ağacı” ve genelde bu ağacın üzerinde uçarken temsil edilen “can kuşu” motifleri kullanılır.

Sadece figüratif desenler değil, halı sanatında renkler de anlam yüklüdür. Kırmızı dostluk ve sevgiyi, sarı nazarı, mavi umudu ve yeşil ise ayrılığı simgeler.

Peki biz ne yapabiliriz?

Evet belki uçan halı dokuyup tüm gözleri halı sanatında toplayamayabiliriz ama bizim de halıcılığın yaşaması için sunabileceğimiz katkılar yok değil. Tüketim aşamasında ithal veya makine halıları yerine imkanlarımız el verdiğince el dokumalarını tercih edebiliriz. Elimizdeki halıların bakımı ve korunması konusunda yapacağımız araştirmalar halımızın ömrünü uzatacaktır. Her ne kadar halı üstüne basıldıkça eskise ve eskidikçe güzelleşse de, örneğin halıları rutubetten veya güveden korumak faydalı olacaktır.

Gelelim üretim konusuna. Ucundan köşesinden üretime bulaştığında insan (bu ister bir ipe boncuk dizmek olsun, ister heykel yontmak, ya da kurabiye yapmak olsun) zanaatkar ve sanatkarlarla empati kurabilir hale geliyor. Bu önemli bir nokta çünkü bu bağ kurulduktan sonra tüketim de ister istemez bilinçli hale geliyor. Hobilerini alıp ileriye taşıyıp meslek edinenlere değinmiyoruz bile… Uzun lafın kısası halıcılık sanatına bir de işin kendisini öğrenerek hizmet edebilirsiniz ki birçok açıdan en faydalısı bu olur bizce.

Halıcılık Kursları

İlle de metrelik halılar dokumanız şart değil; siz de hikayenizi bir duvar süsüne, yastık kılıfına veya paspasa işleyebilirsiniz. Bunun için öncelikli gereken şey istek. Bahaneler meraklılar için değildir. Dokuma tezgahınız yoksa herhangi bir mukavva ve ipliklerle başlamaya ne dersiniz?

Yok ben tezgah isterim diye tutturuyorsanız bulunduğunuz şehirdeki Halk Eğitim Merkezleri ve belediyelerin eğitim merkezlerinde (İstanbul’dakiler için İSMEK gibi) halıcılık eğitimlerine katılabilirsiniz.

Yazı dizimizin diğer bölümleri;
Düğümlenmiş Hikayeler 2: Cam İşleme Sanatı
Düğümlenmiş Hikayeler 3: Terzilik