Her dansın anlatılmayı bekleyen bir hikayesi var. Bir çıkış noktası. Ayrılık, mahalle kavgası, isyan, kutlama, dilek… Aşina olduğunuz dansları şöyle bir geçirin gözünüzün önünden. Tüm dansların bir durumu ifade etmek için yola çıkmış olduğunu görebilirsiniz.
Meyhane, rakı – balık, kırılan tabaklar, Fedon ve diğer Yunan şarkıları, yaz, mavi beyaz örtüler… Sirtaki denince ilk aklımıza gelenler bunlar. Konseptten de anlaşılacağı üzere yine bir Türk mü Yunan mı mevzusu, iki kıyı arasında bir kapışma söz konusu. Sirtakinin anavatanına da değinmek gerek tabi, ama biz bu yazımızda daha çok dansın kendisini tanımaya ve tanıtmaya çalışacağız.
Merak ettik, meyhane kültürünün bir parçası haline gelmiş Sirtaki bize ne anlatmaya çalışıyor? Sirtaki nereli? Yunan mı Türk mü? Müziğinin, figürlerinin temeli neye dayanır? Tabaklar neden kırılır?
Sirtakinin kökeni
Sirtakinin kökeni hakkında hemen hemen her kaynakta farklı bir bilgiye rastladık. Kimileri Yunan, kimi Türk, kimi film müziğinden doğmuş bir dans olarak tanımlıyordu Sirtakiyi. Biz de incelememiz sonucunda Sirtakinin olası kökenleri ile ilgili net bir bilgi yerine bir derleme sunmaya karar verdik.
Sirtakinin kökenine dair en yaygın teorilerden biri Sirtakinin Kasap Havasından doğduğudur. Hasapiko olarak da bilinen Kasap Havası, Osmanlı Döneminde İstanbul’da oynanan bir dans türü. İstanbul’un Fener ve Balat semtlerinde yoğunlaşan kasap locaları arasında doğan bu dansın figürleri kasapların günlük yaşamlarını ifade eder ve hayvanlar kesilmeden önce bir ritüel olarak hayvanın etrafında dönülerek, diz kırıp çökerek yapılırmış. Dönemin kasaplarının çoğu Arnavut kökenli olmasına rağmen, kasap havasının, yani Hasapiko‘nun, neden Yunan kökenli bir dans olarak tanındığı ise bilinmiyor. Zamanla Hasapiko ve Hasapiko Argo (Ağır Kasap), Hasapiko Grigoro (Hızlı Kasap) ve Hasaposerviko (Sırp Kasabı) gibi türevleri evrilerek yerini Sirtakiye bırakmıştır.
Kimileri Sirtakinin bir Zeybek dansı uyarlaması olduğunu iddia ederken, diğer yaygın bir bilgi de bu dansın Yunanistan veya İstanbul’da değil 1950lerde Fransa’da yaşayan Yunan göçmenleri tarafından Sirtaki olarak adlandırıldığıdır.
Birçok kişi de aslında Sirtaki diye bir dans türü olmadığını ve bunun bir film müziği olduğunu savunur. Bu görüşe göre Sirtaki, Nikos Kazancakis’in 1946 yılında yayınlanan Zorba adlı romanından uyarlanan Zorba the Greek (1964) filmi için usta Yunan müzisyen Mikis Theodorakis tarafından bestelenen şarkının adıdır. Zorba, geçmişindeki büyük acıları, hataları dansederek unutan ve hayata ancak bu şekilde tutunabilen bir adamın hikayesini anlatır. Zorba bu adamın adıdır. Filmde dansın rolü (Zorba karakterini canlandıran Anthony Quinn kadar olmasa da) oldukça büyüktür. Haliyle işin içinde dans olunca, müziğin de öneminin altını çizmek gerekiyor.
İşte Sirtaki, Mikis Theodorakis’in bu film için, filmin konusunu destekleycek ve dans içeren bir mizansene uygun olacak şekilde bestelenmiş bir müziktir. Theodorakis yavaş tempolu hasapiko müziği ile başlayıp hızlı tempolu Hasaposerviko müziği ile devam eden bu senteze Sirtaki adını vermiş.
Film hikayesiyle olduğu kadar müziği ve dansı ile de popülerleşmiş. Hele ki Zorba ve Basil’in Sirtaki müziği eşliğinde Hasapiko ve Haseposerviko dansı yaptıları sahne efsaneleşmiş. Filmin, müziklerin ve dansların adının birbirine harmanlanması sonucunda ortaya Zorba dansı, Sirtaki müziği, Zorba müziği ve Sirtaki dansı şeklinde bir kavram karmaşası çıkmış.
Sirtaki müzik mi dans mı, Yunan mı Türk mü, zeybek mi hasapiko mu bilinmez ama, ortada kökeni gibi efsaneleşmiş bir ritim ve adımlar ahengi olduğu kesin.
Sirtaki Müzikleri
Sirtaki müzikleri 2/4’lük Hasapiko ölçüsü ile başlayıp, 4/4’lük Hasaposerviko ölçüsü ile devam eder. Yani yavaş bir tempoyla başlayıp giderek hızlanır. Tempolar arası bu geçiş müziğe bağlı olarak yumuşak veya sert bir şekilde olabilir.
Sirtaki müziğinin olmazsa olmaz enstrümanı Buzuki denen ve yine Yunan mı Türk kökenli mi olduğu tartışmalı telli bir çalgıdır. Buzukinin Anadolu’da yaygın bir şekilde kullanılan Bozuk Saz’ın küçültülmüş bir türevi olduğu ve Yunanca’daki Buzuki sözcüğü Türkçe’deki “bozuk” sözcüğünden türediği söylenir.
Buzuki dışındaki Sirtaki enstrümanları arasında bağlama (baglamadaki), ud (udi), santur (santuri), kanun (kanoni), çimbalo (santurun geliştirilmiş bir türevi), laterna ve akordeon sıralanabilir.
Sirtaki Figürleri
Dışarıdan bakıldığında Sirtaki figürleri oldukça kolay görünür. “Hmmm…” dersiniz, “Halay gibi ama, zeybeğe de benziyor…” Gelin görün ki iş göründüğü kadar basit değildir. Figürlerdeki yalınlık yanıltıcıdır çoğu zaman. Figürlerin çoğu belli bir ustalık veya en azından pratik gerektirir. Yine de bazı sıçrama ve bükülme hareketlerini saymazsak, bedeni zorlayan veya form gerektiren bir dans olmadığı söylenebilir. Sirtakide figürleri yapmanın değil, bu figürlere ruh kazandırmanın zor olduğu söylenir.
Coşku ve sevinç figürleri, koyverme ve dağıtma figürleri, toparlanma ve durulma figürleri olarak üç farklı kategoriye ayrılan Sirtaki figürlerinin temelleri ayak ve bacak hareketleri üzerine kuruludur. Vücudun üst kısmı çok az oynar.
Sirtaki dansının figürleri çakırkeyif bir yürüyüşü baz alır. Etrafında dolanılan rakı kadehinin üzerinden sendelercesine geçilir. En bilindik figürlerden biri rakı kadehini kırmadan üzerinde durmaktır. Diğer popüler figürler ise; “Üçlü”, “Kare” ve “Yengeç”tir.
Peki, tabaklara ne oluyor?
Sirtaki danslarında, meyhane veya taverna gecelerinde Yunan müzikleri çalar ve onlarca tabak üstüste dizilip teker teker tuzla buz edilir. Ama neden? Pek de eğlenceli değil sanki… Merakınızı Sirtaki eşliğinde kırılan tabakların esrarını aydınlatan bir efsaneyi paylaşarak giderelim.
“Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” gibi de tercüme edilebilir aslında. Ancak bu efsane gelenek halini alınca bir lafla geçiştirilemez ve neredeyse her Sirtakide tabaklar çanaklar kırılır olmuş.
Sirtaki Adabı
Birçok dansta olduğu gibi Sirtakinin de yazılı olmayan kurallari, adapları var. Sirtaki meraklıları için biraz bu kurallardan bahsedelim.
Bildiğiniz gibi, Sirtaki grup halinde yapılan bir dans. Grup içindeki uyum bütünlük açısından oldukça önemli. Bu sebeple dansa katılan her kişinin bu uyuma saygılı olması gerekir, gruptan sıyrılmaya veya kendini göstermeye çalışması yakışık almaz.
Topluluk danslarının en önemli avantajlarından biri adımları unutmak gibi bir derdinizin olmamasıdır. Minik bir gecikmeyle bile olsa hemen yanınızdaki kişinin adımlarından kopya çekerek kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Ayrıca dengesi bozulan olursa destek olmak yine gruptakilere düşer.
Sirtaki dans gruplarından bir kişi dansın yönlendiricisidir. Grup yönlendiricinin adımlarını ve sözlü talimatlarına uyarak danseder. Yönlendirici grubun içinde yer alır. Grubun önünde pozisyon alması veya bahsettiğimiz gibi kendini göstermeye çalışması kötü algılanır.
Dans müziğin sona ermesiyle biter. Dansın sonunda gruptaki herkesin aynı anda yere çökerek selam vermesi adettendir. Bu ritüel hem müzisyenlere hem de seyircilere teşekkür anlamındadır.
Seyirciden gelecek alkışlara direk cevap verilmesi ayıp karşılanır. Böyle bir durumda müzisyenlere dönülerek selam verilir. Böylece seyirciler ile birlikte müzisyenler alkışlanmış olur. Eğer müzisyen yoksa, seyirciyle direk göz teması kurmadan eğilerek selam verilir ve teşekkür edilir.
Sirtaki dünyada genel olarak ulusal Yunan dansı olarak bilinse de, bu hem yanlıştır hem de Yunanlıların çok hoşlandığı bir kanı değildir. Bu durum Türklerin ulusal dansı olarak oryantalin veya göbek dansının anılmasına benzetilebilir. Sonuç olarak, Sirtaki hem müziklerin, hem dansların, hem de kültürlerin bir sentezi olarak kabul edilmelidir.
Eğer Sirtakiye meraklıysanız, müziklerini seviyor, kültürünü ilgi çekici buluyor ve dans figürlerini öğrenmek istiyorsanız bir Meraklısı İçin’de yer alan Sirtaki kurslarına göz atabilirsiniz.
Yazı dizimizin diğer bölümleri;
Tango – Güney Amerika’nın Arabeski