Bülent Ortaçgil’in şarkısını bilirsiniz, değil mi? “Küçük şeyleeer / Hepsi de küçücük şeyler / Bizi yönlendiren, sevindiren düşündüren”. Bilmeyenlerinize bizden gelsin:
Ortaçgil – “Küçük Şeyler”
“Minyatür” kelimesini daha çok eskilerin “nakş” dediği kitap süslemede kullanılan iki boyutlu resim sanatı için kullanıyoruz. Fakat bir ikinci anlamı daha var: Çeşitli malzemelerden üretilen üç boyutlu modeller. Bu bazen bir tek obje olabilir, bazen de bir “ortam” yahut bir “an”. İşte, sizin için bu kez minyatürü “ortamlar” ve “anlar” yaratmak için kullanan ve bu anlamda bu işe bir bakış açısı katan Duygu Sönmez Çelik’ten ve aynı adlı blogunda devam ettirdiği “Paçi Minyatür” macerasından söz etmek istedik. Duygu Hanım’ın hikâyesi tam bir heves hikâyesi; “profesyonel” kavramını soğuk bulanlarınızın çok seveceği…
Duygu Hanım, merhaba… Çoğu insan yaptıklarınıza bakınca “Herhâlde başka işi gücü yok.” diyebilir. Bize pek öyle gelmiyor ama, yine de sormak istiyoruz: Doğru mudur? =) Tanıyabilir miyiz sizi biraz?
Merhaba, evet haklısınız. Böyle diyenler olabilir çünkü çok uğraştırıcı ve zaman alıcı bir uğraş; ama ben aslında acil serviste doktor olarak çalışıyorum. Minyatürlerle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayan bir mesleğim var yani. Ama iş dışındaki bütün zamanım ve aklım bu küçük şeylerde diyebilirim.
Nasıl karşınıza çıktı bu küçük dünyalar? Bir ilk görüşte aşk mıydı?
Belki biraz klasik olacak ama aslında çok eskiye dayanıyor, diyebilirim. Bütün çocukların hoşuna gider bu küçük şeyler ama ben yapmasını da seviyordum küçükken. Kartondan evler, maketler yapardım. Her türlü çöpü biriktirip bundan ne yapsam diye bakardım. Bir de stop motion animasyonlara ilgim vardı. Yıllar sonra kendim kısa birşey yapsam diye internetten araştırmaya başladım ve çok güzel örneklerle ve bana fikir verecek bir sürü teknikle karşılaştım. Bu dört yıl önceydi. ”Aa bunu nasıl yapmışlar?” dediğim şeyleri kendim de yapabiliyorum artık, bu çok mutluluk verici!
Kesinlikle! Peki, nasıl öğrendiniz? Meraklılar nasıl öğrenebilirler?
Bu konuyla ilgili bir eğitim almadım. Sadece internetten araştırmalarımla ve deneme yanılmalarla öğrendim diyebilirim. Aslında öğreniyorum desem daha doğru olur. O yüzden ilgi duyanlara önerim sadece bu olabilir: araştırmak, uğraşmak, zaman harcamak.
Tevazu gösteriyorsunuz. Minyatürleriniz çok dikkat çekici. Sizce bu iş için olağan dışı bir yetenek gerekli mi? Yoksa sabırla ve çalışmakla kotarılabilir mi? Yaptıklarınıza bakıp iç çekenlere neler önerirsiniz?
Olağan dışı diyemem ama tabii biraz yetenek gerekli bence. Bir de birçok şeyden anlamak gerekiyor sanırım. Üç boyutlu tasarım, resim, heykel, dikiş nakış, ahşap işleri… Ben bunlarla ilgili eğitim almış olmak isterdim açıkçası; örneğin resmim daha iyi olsa daha güzel şeyler çıkardı ortaya mutlaka. Ama maymun iştahlılığım, her şeyden biraz öğrenme hevesim de işe yaradı diyebilirim yıllar sonra.
Bu tür özel alanlarla ilgilenenler için, işin zorlu bir yanı da malzeme kısmı oluyor galiba. Siz malzeme bulmakta sıkıntı yaşıyor musunuz? Ana malzemeleriniz nelerdir?
Evet malzeme bulma kısmı zor. Benim temel malzemelerim ahşap, polimer kil, karton. Ama malzeme konusu da ayrı bir uğraş aslında. Örneğin geri dönüşüm diyebileceğimiz her şey malzeme olabiliyor: boş kutular, deterjan kapakları, her türlü çer çöp. Ayrıca doğadan da bir çok malzeme bulunabilir: taşlar, ağaç dalları… Temel malzemeleri sanat malzemesi satan yerlerden alıyorum. İlk başladığımda Türkiye’de olmayan birçok malzeme artık bulunabilir oldu. Örneğin polimer kilde önceleri pek fazla çeşit yoktu; ama şimdi, özellikle İstanbul’da yaşayanlar için çok fazla çeşide ulaşmak mümkün. İstanbul’da yaşayanlar bu konuda daha şanslı. Ben gittiğimde özellikle Eminönü’nden ve Kadıköy’ün salı pazarından çok çeşitli malzeme bulabiliyorum. Bunların dışında kumaşlar, kurdeleler, teller, strafor, takı malzemeleri… Saymakla bitmiyor. Ahşap, vernik gibi malzemeleri de yapı marketlerden bulmak mümkün. Tabii bir de alet edevat kısmı var: zımparalar, cımbızlar, testere… Yani bu işi yapacaksanız büyük bir malzeme dolabınızın olması şart.
Özellikle çer çöp kısmı çok keyifli gibi görünüyor. Acaba minyatürlerinizdeki her detay sizin elinizden mi çıkıyor? Hazır kullandığınız ne gibi objeler var?
Hazır kullandığım malzemeler var ama bunları da direkt minyatüre koymayı tercih etmiyorum açıkçası. Boyuyorum, kesiyorum, bir müdahalede bulunuyorum mutlaka. Örneğin metal takı malzemeleri, boncuklar, maket yapımı için kullanılan çim tozları.
Bu, müdahalede bulunma isteğini biz doğrudan heyecan ve ruh katma arzusuna yoruyoruz ve çok değerli buluyoruz. Zaten yaptıklarınıza bu ruh yansıyor bizce. Sadece mekân ya da objeler yok; bir kedinin saksı kırdığındaki mahcubiyeti de var, bir genç kızın uykusu da… Genellikle odalar yapıyorsunuz galiba. Bir odayı bitirmeniz ne kadar zamanınızı alıyor?
Tabi büyüklüğüne göre değişiyor ama sanırım bir hafta ile bir ay arasında değişen bir süre diyebilirim. Bir de ben aynı anda birkaç minyatürü birden yapıyorum genelde. Aklıma başka birşey gelirse hemen ona da başlıyorum. O yüzden çok net bir süre söyleyemiyorum.
Geziye göndermeleri olan çalışmalarınızı gördük. Başka ne gibi şeyler size ilham verir?
Doğada olan her şey, diyebilirim.
“Paçi” nedir? =)
Paçi Lazca “kız çocuğu” anlamına geliyor.Aslen Karadenizli olduğum için ve minyatürlerimde de bol bol kız çocuğu olduğu için bu ismi çok seviyorum.
Aaa, çok güzelmiş gerçekten. Kız figürü dikkat çekiyor minyatürlerinizde zaten. Peki, minyatür yapmak nasıl bir süreç? Muhakkak sizi bir açıdan sağaltıyor olmalı. Başladığınız zamandan bu yana bir dönüşüm yaşadığınızı söyler miydiniz?
Tek söyleyebileceğim, hayatıma büyük bir mutluluk getirdi.
“Küçük şeyler” size ne çağrıştırıyor? Siz, elinizden çıkan minik bir odaya, küçücük bir kitaplığa bakınca ne hissediyorsunuz?
İçinde yaşanılası küçük mutlu dünyalar… Bana çağrıştırdıkları kısaca bu. Örneğin yaptıklarımın hiç birinde teknolojik ürünler yok. Rüzgarda savrulan kızlar, mutlu kediler var. Onlara bakınca ben de yanlarında olmak istiyorum.
Merak ediyoruz. Hayal ettiğiniz en büyük proje nedir? =)
Stop motion tekniğiyle bir film çekmek, yaptıklarımın canlandığını görmek beni çok mutlu ederdi.
Bu bizi de çok mutlu ederdi doğrusu. Bu odalardaki hayat, biraz kelimeyi de hak ediyorçünkü. Biraz gülümsemeyi, su şırıltısını… Umarız bu bir gün gerçekleşecek bir düştür. Çok teşekkür ederiz. Biz kendi adımıza iyi ki internet var da böyle güzelliklerle karşılaşabiliyoruz, diyoruz. Okurlarımız da belki şimdi böyle düşünüyordur.
Sevgili okurlar; Paçi’nin minyatürleri kimi zaman şurada, sizler için arz-ı endam ediyor:
http://emeksensin.com/paciminyatur
Burası da Paçi’nin blogu:
http://paciminyatur.blogspot.com.tr/
Minyatür meraklılarına müjde: Meraklısı İçin ve Paçi Minyatür sizleri 31 Mayıs 2015 Pazar günü Meraklısı İçin ofisinde düzenlenecek Minyatür Atölyesi‘ne davet ediyor. Tüm malzemelerin meraklıları hazır bekleyeceği bu 6 saatlik atölye çalışmasında Paçi’nin Okuma Köşesi minyatürünü kendi ellerinizle yapacaksınız.