Özgün Baskı Sanatı

Özgün baskının genellikle, tuval resimleri gibi orjinal olduğu düşünülmez. Oysa ki özgün baskı teknikleri de tıpkı diğer resim sanatları gibi farklı bir üretim aracıdır. Sanatsal baskıda oluşturulan yazılar ve resimler çeşitli malzemeler ve farklı teknikler kullanılarak çoğaltılır.

Özgün baskının genellikle, tuval resimleri gibi orjinal olduğu düşünülmez. Oysa ki özgün baskı teknikleri de tıpkı diğer resim sanatları gibi farklı bir üretim aracıdır. Sanatsal baskıda oluşturulan yazılar ve resimler çeşitli malzemeler ve farklı teknikler kullanılarak çoğaltılır. Baskı çok eski yıllardan beri kullanılan bir tekniktir değişip gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Baskı dediğimiz şey aynı parçalardan defalarca ve seri halde üretme işlemidir. Sanatsal baskı diğer baskı türleri ile karıştırılmamalıdır çünkü o özgündür. Diğer sanat dalları gibi yapan kişinin yani sanatçının imzasını taşır, kopya değildir ve bu nedenle her bir parçanın sanatsal bir değeri vardır. 

serigrafi baskı sanatı

Özün Baskı Çeşitleri ve Uygulanışı

Baskının bir çok çeşidi vardır, yaygın olarak ipek baskı, taş baskı yada ahşap gibi teknikler kullanılır. Her bir teknikte kendine özgü farklı metotlar kullanılır. Baskı kağıt, tuval, kumaş yada bir başka malzemenin üzerine uygulanabilir. Tüm teknikler için sanatçı ön çalışma yapar, sanatçının yapacağı ilk işlem resmin nasıl bir görüntüsünün olacağının eskizlerini yapmaktır. Hazırlanan eskizler daha sonra yapılacak tekniğe uygun kalıplara işlenir, zaman içinde kalıpların farklı aşamalarında provalar yapılır. Bu provaları yaparak ilerleyen sanatçı daha sonra arzu ettiği noktaya gelir ve kalıplar çoğaltma yapılacak aşamaya gelir. 

o-zgu-nbaski.jpg

Kalıplardan ne kadar baskı yapılacaksa sanatçı hepsini bizzat kendisi uygular ve her bir çalışmanın üzerine imzasını koyar. Numaralandırılan işlerin tamamı üretildikten sonra geride kalan eskizler ve kalıplar imha edilir ki yeniden basılması imkansız hale getirilir. Özgün baskı diğer resim dallarına nazaran daha çok zaman ve emek gerektirir.

sanatsal baskı

Baskı Çeşitleri

Özgün Baskı teknikleri dört ana gruba ayrılıyor; yüksek baskı, düz baskı, şablon baskı ve çukur baskı. Çukur baskılar; gravür, düz baskı ‘litografi’, şablon baskı ‘serigrafi’ olarak ayrılıyor. Yüksek baskı denince de linol ve ahşap baskı akla geliyor. Gravür; bir metalin çukurlaştırılarak, sonrasında ise çukurlara boya vermek suretiyle baskı yapılan bir tekniktir. Serigrafi; çok sayıda ve canlı renk kullanma şansı olan bir tekniktir. Her renk o resimsel yapıyı ortaya çıkartırken üstüste, katman katman oluşturulur. Örneğin resim onbeş renkten oluşuyorsa, ipekbaskıda bir ipek aracılığı ile ipeğe dökülen her bir renk boyanın kağıt üzerine geçmesi sağlanır. Resimde ne kadar renk varsa kağıt o kadar kere ipeğin altından geçerek, her renkte yeniden işlem görür. 

linolyum
Ağaç Baskı

taş baskı çalışması
Taş Baskı

Özgün baskı sanatının en eski tekniği olan ağaç baskı, ilk olarak, Mısır ve Mezopotamya’da ıstampa biçiminde kullanılmış. Kağıdın Çin’de bulunuşu, ayrıca tahta ıstampaların mürekkeplenip ipek ve kağıda basılması, baskı sanatına yeni bir boyut katmış. Böylece Çinliler, yazıdan sonra insanlık tarihinin en önemli ikinci buluşu olan , baskı tekniğine de imzalarını atmışlar. 

Özgün Baskının Türkiye’deki Gelişimi

Katip Çelebi’nin Cihannüma adlı kitabındaki haritalar da İbrahim Müteferrika tarafından çukur baskı tekniğiyle bakır kalıptan basılmıştır. Fakat 1730 yılında İbrahim Müteferrika tarafından başlatılan resim kalıbı yapabilme ise özgün baskı sanatının oluşumunu başlatmamıştır. Resimli kitaplar basılmış fakat kitaplardaki resimler sanat eseri olarak kitapların dışına çıkmamıştır. Ancak yüzyıl sonra, taş basma tekniğinin İstanbul’a gelmesiyle baskı resim sanatına yol açılmış olur.

taş baskı

İlk taş baskı atölyesi (litografi) 1831 yılında İstanbul’da kurulmuş. Bu basımevi ordunun emrindeymiş ve ilk olarak Hüsrev Paşa’nın Nuhbetüt-talim adlı askeri kitabı basılmış. Basımevi 1836’da kapatılınca, Kayol kardeşler tarafından özel bir taş baskı atölyesi açılmış. Daha sonra da özel ve askeri basımevleri açılmış. İlk özgün baskı diyebileceğimiz resimler askerler tarafından basılan, eğitim, haritacılık gibi konulardaki broşürlermiş. Askeri okullarda resim öğretmenliği yapan Hoca Ali Rıza çeşitli taş baskılar yapmış ve bunlar baskı resim sanatının öncüsü olmuş. 

Kaynak: http://www.tekstildershanesi.com.tr/

Joan Miro

20. yüzyılın en tanınmış ressamlardan biri olan Joan Miro da bazı resimlerinde taş baskı (litografi) sanatını kullanmıştır. Miro, 50’lerin sonunda karısı Pillar’ın memleketi Mallorca’ya yerleşmiş. Buradaki harika manzaralı, ağaçlar arasındaki evinde uzun yıllar huzur içinde çalışmış. Resim yapmayı hiç bırakmamış tabii ve farklı yöntemler de denemiş burada. Bazen eski bir tahta parçasının üzerine resim yapmış, bazen tuvallerinin ortasını yakmış… Ayrıca en çok seramik, halı ve litografi çalıştığı dönem de bu olmuş.

miro taş baskı

Adını Joan Brossa tarafından yazılmış ve sanatçıya ithaf edilmiş bir dizi şiirden alıyor. Miro, şiirle çok ilgili bir ressamdı ve çok sayıda taş baskı seriyi şiirlere eşlik etsinler diye yaptı. Hatta onu baskıya bu kadar yönelten şeyin de şiir olduğu söylenir. Hareketli enerjik bu resmi bize Miro’nun kadınlarından birini de gösteriyor. “Benim kadın dediğim, bir canlı olarak kadın değildir, evrenin kendisidir” diye anlatıyor Miro. Bu resimde yukarıya bakan, sanki çığlık atan bir kadın var. Miró’nun çok sevdiği simgelerinden üç tel saç bu figürün de başında. Miro’nun resimlerinde sık sık kullandığı kırmızı renkli kadın cinsel organı da yerini almış… Ve tabii bir yıldızla birlikte… Bir başka tipik simgesi kaçış merdiveni de resmin alt köşesine yerleşmiş. Temel renkler ise sanatçının tipik kırmızısı ve sarısı ve mavisi…