Neydi o minik ağaçların adı? Bonsai!

Bonsai derin bir mevzu. Derin olduğu kadar da meşakkatli bir uğraş. Bu sebeple, yeni başlayan meraklıların gözünü korkutmamak için “Bonsaileri tanımak ve sevmek” temalı bu yazımızda bonsai merakınızın teorik kısmına odaklandık.

Birçok büyük yapı marketinin bahçe reyonlarında karşılaşıyoruz kendileriyle. Miniminnacık bir ağaç! Yeşillerin arasında en sevimli görünen, ilgi çeken, merak uyandıran minyatür ağaçlarla tanışma anımızı genellikle şu gibi diyaloglar takip ediyor:

Neydi o minik ağaçların adı? Gonzales miydi?
Hayır, hayır. Bonsai!

Kimimiz “Hmm… Evet, şirinmiş.” diyip saksılara yönelerek alışverişe devam ediyoruz. Kimininse içine bir kurt düşüveriyor tanışma anı sonrasında. İşte bu kurtçuğu beslemek, büyütmek, aklındaki sorulara cevap bulmak ve kendi bonsaisini yetiştirmek isteyenler için iş başındayız bu sefer.

Üstadı olduğumuzdan değil belki ama, araştırdıkça anladık ki, bonsai derin bir mevzu. Derin olduğu kadar da meşakkatli bir uğraş. Bu sebeple, yeni başlayan meraklıların gözünü korkutmamak için “Bonsaileri tanımak ve sevmek” temalı bu yazımızda bonsai merakınızın teorik kısmına odaklanıp, ikinci yazımızda pratik uygulamalardan bahsedeceğiz.

bonsai

Gonzales’i bir kenara bırakıp, en temel sorulardan başlayalım.

Bonsai nedir?

Bonsai Japonca bir bileşik kelime: “bon” tabak ya da tepsi ve “sai” ağaç ya da bitki anlamına geliyor. Yani, bonsai eşittir; “tabak/tepsi bitkisi/ağacı”. Kelime bir bitki türünü tabir etmesinin yanı sıra, bu uğraşı veya sanatı anlatmak için de kullanılan genel bir tanıma denk geliyor.

Özel teknikler geliştirilerek yolu yordamı belirlenen bonsai yetiştiriciliği, aslında bildiğimiz ağaçların uygun saksılar içinde minyatürleştirilmesi, bodurlaştırılması ve ideal olarak ağaca minik ama yaşlı bir ağaç görünümü kazandırılması demek oluyor.

Gelişimini tamamlamış bonsailerin boyutları 3 cm ile 203 cm arasında değişiyor ve boyutlarına göre sınıflandırılıyorlar. En en en minicik bonsai sınıfı Keshitsubo olarak adlandırılıyor ve uzunluğu 3-8 cm arasında değişiyor. Bu minyatürün de minyatürü sınıfı boy sırasına göre Shito, Mame, Shohin, Komono, Katade-mochi, Chumono, Omono, Hachi-uye, ve boyu 152-203 cm arasında değişen, bir bonsai için devasa kabul edilebilecek Imperial sınıfı takip ediyor.

Bonsai ne değildir?

Gelelim bonsai hakkında sıkça duyulan yanlış bilgilere.

bonsai

  • Bonsai bir bitki türü değildir. Pek çok ağaç türü bonsai formuna evrilebilir.
  • Bonsai sadece iç mekanda yetiştirilebilen bir bitki değildir. Örneğin, bir çam bonsainiz varsa, normal büyüklükte bir çam ağacının iklim gereksinimlerinin aynısı çam bonsaisi için de geçerlidir. İç mekan bonsaileri genellikle tropikal iklim ağaçları arasından seçilir. Bahçe ve balkonlarda gördüğünüz bonsailer ise iklimin uygunluğuna göre çeşitlilik gösterebilir.
  • Bonsailerin pazarlamasında kullanılan görseller veya hazır satılan bonsailer genellikle 3-5 yıllık bonsailerdir. Yani halihazırda bir süre yetiştirilmişlerdir. Başlangıçta bonsailer minik bir fidandan farksızdır.
  • Bonsailerin her türü sürekli yeşil kalmazlar. Bonsailer de dört mevsimi yaşar. Dört mevsim yeşil kalan ağaç türleri haricinde (örneğin; bazı çam cinsleri), türüne göre değişiklik göstermekle birlikte, bonsailer de yaprak döker, çiçek açar ve meyve verirler.
  • Bonsailer doğal olarak minyatür boyutlarda kalan ağaçlar değiller. Bun görünümü sağlamak için uğraşmak gerekiyor. Eğer bir bonsaiyi doğal ortamına veya daha büyük bir saksıya eker ve “bonsaileştirme”yi durdurursanız, bu minyatür ağaç normal boyutlarına geri dönecek ve doğal şeklini tekrar kazanacaktır.
  • Bonsai yetiştirmek kolay bir uğraş değildir. Hevesinizi kırmak gibi olmasın ama, yapılan bir araştırmaya göre bonsai meraklılarının ilk tecrübelerinin %90’ı başarısız olmuş, bitkileri kurumuştur.

Bonsainin tarihçesi

bonsai Bonsai yetiştiriciliğinin tarihine dair pek çok bilgi, efsane ve söylence var. Kesin olan bilgi şu ki, bonsainin tarihi asırlar öncesine kadar uzanıyor.

Bir efsaneye göre, Doğu Çin Hanedanlığı döneminde yaşamış büyük sihirbaz Fei Jiang-feng yeryüzündeki herşeyi küçültme gücüne sahipmiş. Dağları, denizleri, hayvanları, bitkileri ve hatta insanları dahi minicik bir kaba sığdırabilirmiş. Bu güce erişmeye çalışanlar minik kaplarda minyatür ağaçlar, yani bonsailer, yetiştirmeye başlamış. Dağları, denizleri küçültmeye gücü yeten biri daha çıkmamış, ancak pek çok teknik geliştirerek bonsai yetiştirmeyi başaranlar olmuş.

Bir diğer bilgi ise, M.Ö. 200’lü yıllarda Çin’de peyzaj mimarlarının bahçe tasarımlarını maketleştirmek için bonsai yetiştirme tekniklerini kullandığını öne sürüyor.

Farklı kaynaklarda da bonsainin anavatanı Mısır olarak bonsaibelirtiyor. Tarih yine M.Ö. yüzyıllara dayanıyor, ancak çıkış noktası ile ilgili bir bilgiye rastlanmıyor.

Çeşitli coğrafyalar ve kültürlerde bonsaiye rastlanmasına rağmen, bonsai yetiştiriciliğine sanatsal bir boyut kazandıran Japonlar olmuş. Bonsaiyi Japonya’ya 10. yüzyılda Budist rahiplerin taşıdığı tahmin ediliyor. Modern bonsainin referans aldığı pek çok teknik ve ekol de Japonya’dan çıkmış.

Bonsai felsefesi

Kökenini Doğu Asya’dan alan pek çok uğraş gibi bonsainin de el becerisinden öte bir felsefesi var. Bu felsefeye hakim olmak, bonsai kültürün bir parçası hakkında bilgi edinmek çoğu bonsai meraklısı için hem ilgi çekici hem de yol gösterici olarak kabul ediliyor.

bonsai Bonsai cennet ve yeryüzü, insan ve doğa arasındaki uyumu betimliyor. Bonsai yetiştirmek felsefi olarak empati, uyum, büyüme, gelişim ve hayat döngüsü ile ilişkilendiriliyor.

Budizm felsefesinde bonsai, cennete uzanan yeşil bir merdiven olarak anlatılıyor. Bonsai yetiştirmek dini bir ritüele yakın bir biçimde insan ile Tanrı arasındaki köprü olarak görülüyor.

Modern bonsai sanatının amacı doğanın gerçekçi fakat minyatür bir tasvirini oluşturmak, yani bir anlamda canlı bitkiler kullanarak, zaman içinde değişen, üç boyutlu manzaralar yaratmak. Bonsaiye bakan kişi, altında oturmak isteyeceği, örneğin yıllanmış bir çınar ağacı, görüyor ve hayaller kuruyorsa, bonsai amacına ulaşmış oluyor.

Bu miniminnacık ağaçlara duyulan öyle bir saygı var ki, efsanelere konu oluyor…

bonsai

Vakt-i zamanında Japonya’da bir kılıç meraklısı genç adam yaşarmış. Çok büyük bir ustanın öğrencisi olmayı başarmış. Usta öğrencisini binbir emekle eğitmiş. Ancak, talihin işine bakın ki, genç adam bir türlü ustasına kendini ispat edecek, becerilerini gösterecek bir fırsat bulamaz, buhranlardan buhran beğenirmiş.

Günün birinde, ustanın kendisinin, tüm ailesinin ve öğrencilerinin yaşadığı evde yangın çıkıvermiş. Yangın yayılmış ve tüm ev cayır cayır yanmaya başlamış. Evde yaşayan herkes can havliyle kendini dışarı atmış. Ustayı herkesin sağ salim kurtulmasıyla teselli etmek isteyen ev ahalisi bir türlü adamcağızın yüzünü güldürmeyi başaramamış. Evinin yanıp küle dönüşünü izleyen usta, “Evim için üzülmüyorum. Aile yadigarı, 300 yaşındaki bonsaim içeride kaldı” demiş. Ustasının gözüne girmek isteyen genç adam, bunu duyduğu gibi alevlerin içine dalmış. Genç adamı durdurmaya çalışan birkaç kişi olmuş, ancak kimse eve girmeyi başaramamış.

Bir süre sonra yangın sönmüş. Kül olmuş evin enkazında dört koldan genç adamı aramaya başlamışlar. Usta genç adamın yüzüstü uzanmış cansız bedenini bulmuş. Genç adamın yüzünü çevirdiğinde altında aile yadigarı bonsaisini görmüş. Bonsaisinin tek bir dalı bile yanmamış.

Meğer genç adam yanan eve girer girmez kılıcını karnına saplamış ve bonsaiyi açılan kesiğin içinde korumuş.

Bonsai meraklılarının heveslerini kursaklarında bırakacak değiliz. Bonsai yetiştirmenin inceliklerini ve pratik bilgileri merak ediyorsanız Meraklısı İçin Bonsai Yetiştirme Rehberi yazımıza da göz atabilirsiniz.