Korsan hobilerden derken bahsettiğimiz meşgaleler, genelde halka açık alanlarda karşılaşabileceğimiz türden, kursu olmayan, gerilla tarzında orda burda bitiveren, meraklılarının boş vakitlerinde veya muhtemelen bu hobileri için ayırdıkları zamanlarda icra ettikleri, olmasa da olan ama olduğunda da “Aa! Ne güzel olmuş…” dedirten cinsten, elle tutulur gözle görülür, genellikle sanatsal üretimlerle sonuçlanan eylemlere karşılık geliyor. Aslında sokak sanatı diyerek özetlemek de mümkün.
Karşımıza çıkıverenlerin yanı sıra, araştırınca da gördük korsan hobiler diye nitelediğimiz bu meşgaleler birbirinden farklı, birden fazla, ve haliyle her biri ayrı bir yazının konusu olabilecek kapsamda. İşbu yazı dizisi, işte bu şekilde ortaya çıkmıştır.
En acayip korsan hobilerden biriyle başlayalım dedik. İlkini geçen yıl Gezi Parkı’ndaki meşhur ağaçlardan birinde, ikincisini ise Kadıköy’de bir babada (hani şu arabaların parketmesini engellemek için kaldırım kenarlarında bitiveren, insan yapımı, iri kıyım dikenler) gördüğümüz bir örmece furyasından bahsedeceğiz.
Örmece furyası da neyin nesi?
Örmece furyası ise bu akıma bizim verdiğimiz isim. Çünkü konuyu araştırma yaparken zorlanmamızın nedenlerinden biri, bu ağaç, baba, vesaire çevresindeki örgü “şeyler”in tam olarak adını, Türkçe karşılığını bulamamamız oldu. Yabancı kaynaklara yönelince ise karşımıza “yarn bombing” ve “guerilla knitting” tabirleri çıktı. Türkçe’ye dümdüz çevirecek olursak, bu akıma “yün bombalama” veya “gerilla örgüsü” de diyebiliriz. Bu “şeyler”i anlatabilmek için kullanabileceğimiz Türkçe bir isim olmayışı, Türkiye’de örneklerini tek tük görmemiz, ve araştırmaya kalktığımızda yabancı kaynakların bolluğuyla karşılaşmamız bize gösterdi ki; buralarda henüz pek popülerleşmemiş olsa da, yurtdışında oldukça yaygın, ayak seslerini işitebildiğimiz bir korsan hobi bu örmece furyası.
Halka açık alanları kişiselleştirmek, tabiri caizse sanat yapmak, mesaj vermek, reklam yapmak, protesto etmek, iz bırakmak, renklendirmek… Örgü örerek yapabileceklerinizin sınırı yok. Kısaca örmece furyasını örgü örerek herkesin erişimi olan mekanlarda yapılan sanatsal etkinlik ve değişiklikler olarak tanımlayabiliriz.
Furyanın geçmişi
Örmece furyasının ilk örneğine Amerika, Houston’da rastlanmış. Houston’lı 37 yaşındaki Magda Sayeg, kış aylarında dükkanının metal kapı kolu buz gibi olduğu için kapı kolunu örerek başlatmış bu örmece furyasını. Bakmış ki dükkana sırf kapı kolu örgüsünü görmek için gelenler bile var, köşebaşındaki trafik lambasını da örgülerle donatmış. Sonrasında ise Houston sokaklarında örgüler belirmeye başlamış. İlgi o kadar büyümüş ki, Magda büyük projelere girişip bu işten para kazanmaya da başlamış. Örneğin, 2010’da Toyota’nın Prius model arabalarının tanıtımı için tüm arabayı örmüş. Şimdilerde ise kendini tamamen örmece furyasına adamış ve kariyerine yepyeni bir yön vermiş.
İstanbul’da örmece furyası
Örmece furyasının kısa geçmişinden bahsettik. Sıra geldi bizim buralardaki örmecelere. İstanbul’da da nadiren karşılaştığımız örmece furyası ürünler oluyor. Bunların önemli bir kısmını ise “Örgü-t” adlı örmece furyası grubu yapıyor. Örgü-t kadın ve erkeklerden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir grup. Kendilerini “bir amaca yönelik yün bombardımanı yapan” bir grup olarak tanımlıyorlar. İlk projelerini Van depreminden sonra hayata geçirmişler ve Kadıköy’deki Boğa’yı üzerinde Van yazan örgülerle giydirmişler. Sonraki durakları Taksim Gezi Parkı olmuş, kesilmesi söz konusu olan ağaçları örgüleriyle süslemişler. Kürtaj yasasının gündemde olduğu dönemde, yine Gezi Parkı’ndaki ağaçları üzerinde “Kürtaj Haktır” yazan örgülerle sarmalamışlar.
Örmece bayramı
11 Haziran Uluslararası “Yarn Bombing” Günü olarak kutlanıyor ve birçok yerde gruplar biraraya gelerek şehirleri örüyorlar. Bir nevi örmece bayramı. Bakalım bu yıl buralarda örmece furyalarıyla karşılaşacak mıyız… İsterseniz siz de fazla yünlerinizi alıp, eskimiş kazaklarınızı söküp, yaşadığınız şehri renklendirebilirsiniz. Birkaç basit örgü tekniği bilmek yeterli. Belki yılların ustaları teyzelerin, ninelerin elebaşı olduğu bir grup, bu 11 Haziran’da toplanıp Boğaz Köprüsü’nü örgü ve dantelleriyle donatmaya karar verirler. Motifler elden ele dolaşır. Bir yandan kurabiyeler, börekler yenirken köprünün örgüleri de 3-5 saat içinde bitiverir. Fena mı olur?