Havası da suyu da bir başkadır Ege’nin bilenler bilir. Her bir köyü, kasabası, şehri cennetten bir köşe gibi gelir insana. Hangi mevsimde giderseniz gidin mis gibi havası ve doğası ile kucak açar size. Her mevsim bir başka güzeldir, gördüğünüz manzaralar karşısında fotoğraf çekme arzunuz tetiklenir, elinize fotoğraf makinesini alıp karış karış dolaşasınız gelir.
Artık tatillerde huzuru, doğayı arar olduk. Öyle otellerde tatil yapmak yerine arabanızla, motorunuzla çıkıp dağ tepe gezmeyi, keşfetmeyi ve doğayla iç içe olmayı seviyorsanız kesinlikle Ege bölgesindeki birbirinden güzel köyleri keşfetmelisiniz. Bahsedeceğim bu köylerden belki haberdar olanlarınız vardır, böyle mükemmel yerlerin varlığını bilmemek olmaz, duyanlar da duymayanlara anlatsın 🙂
Adatepe
Çanakkale Küçükkuyu’da gezerken, Zeus Atları tabelasından 4 km kadar içeri girdiğinizde karşınıza Adatepe köyü çıkar. İda dağı’nın batı yamacında, zeytinliklerin arasında şirin bir köy Adatepe. Eskiden Türkler ve Rumlar burada barış içerisinde yaşarlarmış. Köyün hemen bitişiğinde, Edremit Körfezi’nin tüm ihtişamını gözler önüne seren Zeus Atları yer alıyor. Köy denizden bakıldığında görülmüyor, eskiden korsan tehlikesine karşı köyler sahilden uzak yerlere kurulurmuş. Efsaneye göre Zeus, Troya Savaşı’nı buradan yönetmiş. Assos, Altınoluk, Bergama ve Kazdağları köyün yakınında bulunuyor. Gitmişken civarındaki görülmeye değer yerlere de uğranabilir.
Birgi
İzmir’in Ödemiş ilçesinde bulunan bu şirin köy, saklı kalmış tarihi ve kültürel bir hazinemiz adeta. Yeşillikler içinde gizlenmiş, Bozdağlar’ın yamaçlarında serinleyen asırlık çınarlar ve ceviz ağaçları ile kaplı harika bir köy. Milattan önce 2000 yıllarına dayanan bir tarihi barındırıyor. O zamanlarda Lidyalılar, Persler, Roma ve Bizanslıların uğradığı bu köyün adı Pyrgion imiş. Yeşilliklerin arasından görünen kırmızı kiremitleri, ahşap pencereleri ve taş duvardan evleri ile fotoğrafçıların ve gezginlerin kesinlikle uğraması geeken huzur dolu bir köy. Üzerinde yaşayan medeniyetlerin izlerini ve tarihi kalıntılarını taşıyor hala taşıyor. Köyde bulunan konak, cami ve İmam-ı Birgi türbesi kesinlikle görülmesi gereken yapılar.
Milas- Kapkırı
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Bafa Gölünün kenarında yer alan tarih kokan bir köy burası. Bafa Gölü Ege bölgesinin en büyük gölü. Burası ender bulunan su kuşlarının üreme bölgesi ayrıca burada farklı türde balıklara da rastlamanız mümkün. Eğer kuş fotoğrafçılığını veya kuşları izlemeyi seviyorsanız buraya bayılacaksınız. Zengin de bir bitki örtüsüne sahip olan bu köy, Heraklia Antik kent kalıntılarını barındırıyor. Bu bölgeye yakın yerlerde yaşıyorsanız veya tatilinizi civarında bir yerlerde yapıyorsanız kesinlikle günübirlik gidilip görülmesi gereken bir yer. Fotoğrafçıların ve ressamların uğrak yeri olduğu söyleniyor. Ayrıca turistler de bu köyü çoktan keşfetmiş, doğa yürüyüşleri, camping ve kuş gözlemi yapmak için buraya geliyorlarmış.
Arpaz
Arpaz Lidyalılardan Osmanlılara kadar bir çok uygarlığın beşiği olmuş bir köy. Hisar dağının batı eteklerinde 4-5 tonluk taşlarla yapılmış surlarla çevrili bir alana kurulmuş ve o zamanlar adı ‘Harpasa’ imiş. Şimdiki adı ise Esenköy olarak geçiyor. Arpaz Beyler Konağı ve Kulesi de köyde mutlaka görülmesi gereken tarihi yapılardan. Köy Nazilli’den Bozdoğana giderken 10. km de bulunuyor. Yolu Nazilli tarafına düşen tarihe ve arkeolojiye meraklı insanların, fotoğraf çekmeyi severlerin mutlaka uğraması gereken yerlerden.
Geyre
Aydın’ın Karacasu ilçesine bağlı olan bu köy anadolu insanının en eski yerleşim yerlerinden biri. Köy yerleşimi öncelerde Aphrodisias Antik kenti üzerindeymiş ancak burada arkeolojik kazılar başlayınca yerleşim yeri taşınmış. Bu antik şehir bir zamanlar Lidya eyaletinin başkentiymiş, zaten yapıların büyüklüğü ve ihtişamından anlaşılıyor. Burada görebileceğiniz Aphrodisias tapınağı, tetrapylon adında antik bir kapı, tiyatro gibi mükemmel yapılar bulunuyor. Ayrıca Türkiye’nin en güzel antik heykel koleksiyonuna sahip olan müze de burada bulunmakta.
Yeşilyurt
Kaz dağlarının eteklerindeki bu yemyeşil köy dünya’nın en fazla oksijen oranına sahip 2. bölgesi olma özelliğine sahip. Yüzyılların birikimi ile çevredeki Nusratlı’dan çıkarılan taşlar ile yapılmış evler doğanın bütünlüğünü bozmuyor. Sit alanı olduğu için bu köye artık yeni yapı yapılamıyor ve burada 200 kişi yaşıyor. Denize kıyısı olan bu köyde yeşil ile mavinin verdiği huzuru tam anlamıyla yaşayabilirsiniz. Bu cennet gibi köye daha gidiş yolunda suratınıza çarpan oksijenin etkisi ile kendinize geleceksiniz diyebilirim. Doğa yürüyüşleri ve kamp yapmak için de harika bir yer. Kazdağları’nın eşsiz doğasında jeep ile safari turlarına katılabiliyorsunuz ayrıca atv kiralayarak kendiniz de doğa gezilerine çıkabiliyorsunuz. Köyle ilgili tadına doyum olmayan bazı efsaneler de var. Tanrı Zeus’un burada doğmuş olduğu ve Afrodit’in ilk kez bu köyde aşık olduğu söyleniyor. Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldığı ilk güzellik yarışmasının da yine bu köyde yapılmış olduğuna inanılıyor. İnsan bu hikayeleri dinleyip bir de o güzel manzaraları gördüğünde kendini kaptırıp gidiyor.
Sokakağzı
Assos’da bulunan bu köy zeytincilik ve hayvancılık ile geçinen 50 haneli bir yer. 1950’li yıllarda bu bölgeye yanlızca zeytincilik yapmaya gelen insanlar için zamanla sürekli yaşamak için de cazip bir yer olmaya başlamış. Huzur severlerin yavaş yavaş keşfetmeye başlamasına rağmen bakirliğini koruyan bir yer. Harika bir plajı ve durgun serin sulara sahip bir denizi var. Sahilin etrafında şirin küçük pansiyonlar ve kamp alanları bulabilirsiniz, bir de tahta masalı bir kaç restoranı var. Buraya geldikten sonra aklınızda kesinlikle şuradan bir arsa alsam da emekliliğimde yerleşsem ne güzel olurdu düşünceleri belirecek.