‘Pek Güzel Şeyler’ Üzerine

Meraklısı İçin blogunda bu defa, bir insanın karşılaştığı bir güzellik karşısındaki heyecanına ilişkin bir konu açıyoruz. Blogger’lık mesleğinin kanımızca pek hoş bir örneği Pek Güzel Şeyler seçkisi üzerine, hazırlayanı Çavlan Erdost’la konuşuyoruz.

Meraklısı İçin blogunda bu defa, bir insanın karşılaştığı bir güzellik karşısındaki heyecanına ilişkin bir konu açıyoruz. “Blogger”lık mesleğinin kanımızca pek hoş bir örneği “Pek Güzel Şeyler” seçkisi üzerine, hazırlayanı Çavlan Erdost’la konuşuyoruz.

pek-gu-zel-s-eyler.jpg

Çavlan Hanım merhaba, sizi tanımak istiyoruz; hem de tanıtmak. Böyle bir merak karşısında nasıl bir “Çavlan” çizersiniz?

Üniversitede arkeoloji okudum, ama yayıncılık yapıyorum. Bir de erkek arkadaşımla oyun yapıyoruz. Aslında -oyunların grafiklerini yapan kişi olarak- aramızda güzel sanatlara yeteneği olan o; ben belki de böyle şeylere aşırı yeteneksiz olduğum için “bari iyi bir seyirci olayım” diyip, zamanında Pek Güzel Şeyler’i kurmuşum 🙂

“Pek Güzel Şeyler” ne zaman başladı?

2010 yılının yazıydı, yani 6 yıl olmuş. Cidden uzun bir süre, değil mi? Bu sürede Blogger popülaritesini büyük ölçüde yitirdi; Twitter, Instagram ve Tumblr karşısında çok dayanamadı. Biraz bu yüzden, biraz da aynı şeyi 6 yıl boyunca aynı heves ve azimle yapmak zor olduğundan galiba, ilk yıllardakine göre çok daha az güncelliyorum Pek Güzel Şeyler’i. Başlarda her gün yeni bir şey paylaşırdım, şimdiyse haftada bir gün, çarşambaları güncelleyebiliyorum blogu.

Zihnimdeki “blog” tanımını epey değiştiren bir şey olmuştu “Pek Güzel Şeyler”. İhtimal ki öncelikle sizin bir ihtiyacınızı karşılıyordu. Nedir bu, galiba başkalarında da bulunduğuna inandığınız- ihtiyaç?

Klişe bir tabir olacak belki ama, hepimizin güzel şeyler görmeye ve ruhumuzu beslemeye ihtiyacı var bence. İnsana ilham veren her türlü güzelliği seviyorum. Sanırım içedönük birisi olduğum için de Pek Güzel Şeyler’i yıllardır bıkmadan devam ettirebiliyorum. Dünyanın bir taraflarında yetenekli birilerinin yaptığı güzel çizimlere, yaratıcı, değişik projelere, insana hayaller kurduran fotoğraflara internet deryasında bir şekilde rastlayınca kaybetmek istemiyor, seçip, eleyip alma, gruplama isteklerine karşı koyamıyorum. Bir nevi kendim için hazırlıyorum Pek Güzel Şeyler’i yani. Başka insanların da görüp faydalanması, hatta biraz da mutlu olması, işin bonus’u.

Ne kadar zaman ayırıyorsunuz bu seçme işine?

Paylaşacağım güzellikler genelde sabahları internette gezinirken karşıma çıkıyor. Bazen haftalarca hoşuma giden bir şeye rastlamadığım oluyor, bazen de bir günde 5-10 yeni harikulade sanatçı keşfediyorum. Bir blog kaydını hazırlamak ise yarım saatle bir saat arası vaktimi alıyor. Eğer yüzlerce güzel görsel arasına dalarsam, daha çok 🙂

İleride buradan hareketle bir dönüşüm planlıyor musunuz? Blogdan “.com”a geçmek vardır ya mesela?

Yani, pekguzelseyler.com alan adı bizde zaten, birisi adres çubuğuna bunu yazarsa blogger onu Pek Güzel Şeyler’in sitesine yönlendiriyor. Ama hani daha profesyonel ya da büyük çaplı bir oluşuma girmeyi planlıyor muyum diye soruyorsanız, daha fazla emek ve zaman gerektirecek ve üstümde iş yükü oluşturacak herhangi bir dönüşüm düşünmüyorum açıkçası. Çünkü bunu sadece beni mutlu ettiği için yapıyorum, bir iş gibi görmek istemiyorum. Bizbize kalalım, güzel böyle bence.

Geri dönüşleri de çok merak ediyorum. Nasıl?

Eskisi kadar sık olmasa da, Pek Güzel Şeyler’in insanların gününü güzelleştirdiğini söyleyen mailler/yorumlar geldiği oluyor, bu da beni mutlu ediyor tabii.

Bir de “Kediler ve Kitaplar” var. Hangisini daha çok bağrınıza basarsınız?

Kediler ve Kitaplar, nerdeyse 7 yıldır erkek arkadaşımla birlikte tuttuğumuz blog. Filmlerin, kitapların, oyunların ve dizilerin kendi çapımızda incelemelerini yapıyoruz orada. İçeriği biz ürettiğimiz için farklı bir yeri var bizde, karşılaştırma yapmak zor o açıdan. Pek Güzel Şeyler’e oranla çok daha kişisel, kendi hayatlarımızdan bahsetmesek de kendimizden bir şeyler koyduğumuz bir blog. İkisinin de yeri ayrı diyeyim 🙂

kediler ve kitaplar

“İnternet”in imkânları konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bize sunduğu müthiş bilgi deryasının yanında, içine kapanmaya meyilli ve farklılığı düşman olarak algılamaya alıştırılmış toplumlar için başka tatları görüp empati duygumuzu geliştirebilmek, paylaşabilmek için belki de yüzyılın en büyük aracı. Bu açıdan şanslı bir nesil olduğumuzu düşünüyorum.

Biz Çavlan Erdost’un paylaşımlarını ilgiyle takip ediyoruz. Siz de onun birbirinden güzel keşiflerini paylaştığı ‘Pek Güzel Şeyler’ blogunu takip etmek isterseniz: pekguzelseyler.blogspot.com.tr
Filmlere, kitaplara, oyunlara ilgisi olan Meraklılar ise ‘Kediler ve Kitaplar’ bloğunu çok sevecektir. Bloğa göz atmak isteyenler: kedilervekitaplar.blogspot.com.tr